Tarih: 09 Mayıs 2017
Kaynaklarda daha çok ‘Şa‘bân’ın orta (on beşinci) gecesi’ olarak geçen bu mübârek gecenin fazîleti hakkında Allâh Te‛âlâ şöyle buyurmuştur:
حٰمٓ وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
“Hâ! Mîm! O (hidâyet yollarını) iyice açıklayıcı Kitâb (olan Kur’ân)a yemin olsun! Muhakkak Biz onu (bereketi bol olan) mübârek bir gecede indirdik. Şüphesiz Biz dâima (kullarımızı önlerindeki tehlikelerden) uyarıcılar olduk. Her hikmetli iş onda ayrılır.
Katımızdan pek önemli bir iş olarak (ki, o geceden, bir daha seneki benzeri geceye kadar meydana gelecek ecellerin kesimi, hacca gideceklerin yazımı, zelzeleler, yıldırımlar ve harplerin kaydı ve bunlarla ilgili nüshalamanın başlaması bu önemli işimizin örneklerindendir)! Şüphesiz ki Biz dâima (kullarımıza elçiler) göndericiler olduk!
Senin Rabbinden (kullarına) büyük bir rahmet olsun için! Şüphesiz ki O (tüm işitilenleri hakkıyla duyan) Semî‛ de, (yaratıkların tüm halleri dâhil olmak üzere bütün malumatı çok iyi bilen) Alîm de ancak O’dur!”[1]
Beydâvî, Nesefî, Hâzin ve Âlûsî (Rahimehumullâh) gibi birçok mûteber müfessirin beyânı vechile; bu âyet-i kerîmelerde geçen mübârek geceden maksat; bazı müfessirlere göre kadir gecesi ise de, ‛İkrime (Radıyallâhu Anh) ile müfessirlerden bir cemaate göre Berâet gecesidir.
Kaza ve Kaderlerin Takdir Edildiği Gece
Ebu’d-Duhâ (Radıyallâhu Anh)‘ın beyânına göre Allâh-u Te‛âlâ şa‛bânın yarı gecesinde kaza ve kaderleri takdir eder, kadir gecesinde ise bu hükümlerin yazılı bulunduğu nüshaları erbâbı olan meleklere teslim eder.
Zemahşerî (Rahimehullâh)‘ın beyânına göre bir senelik hâdiselerin Levh-i Mahfûz’dan istinsâhı (kopyalanması)na Berâet gecesi başlanır, Kadîr gecesi bitirilir ve bu dosyalar dört meleğe tevdî edilir (ısmarlanır). Bu nüshalar şunlardır:
1) Rızıklarla ilgili nüsha Mîkâîl (Aleyhisselâm)a,
2) Harplerle ilgili dosya Cebrâîl (Aleyhisselâm)a,
3) Zelzeleler, yıldırımlar ve yer çöküntüleriyle ilgili, bir de kulların amellerini zapt eden evrak birinci kat semânın görevlisi olan İsmâ‛îl isimli büyük bir meleğe,
4) Hastalıklar ve ölümlerle ilgili kayıtlar da ölüm meleğine teslim edilir.
Beyhakî (Rahimehullâh)ın beyânına göre Kadîr gecesi bir dahaki seneye kadar Kur’ân-ı Kerîm’den inzal edilecek (indirilecek) olan sûre ve âyetler takdîr edilir. Berâet gecesi ise yeryüzünün yönetimiyle ilgili meleklerin takip ettiği diğer işler vuzûha kavuşturulur.
Dolayısıyla: “Her hikmetli ve önemli iş, tarafımızdan pek önemli bir iş olarak o gece ayrılır” kavl-i şerîfinde geçen: “Her muhkem iş” tâbiri, Kadîr gecesiyle ilgili olarak: “Kur’ân’ın cüzleri, sûre ve âyetleriyle alâkalı her önemli konu” diye tefsir edilir.
Berâet gecesi hakkında ise: “Kulların rızıkları ve ecelleri gibi önemli meseleleri” şeklinde izah edilir.[2]
Bu yüzden ulemâ: “Receb’in fazîleti ilk gecesine bağlı olarak ilk onunda, Şa‛bân’ın fazîleti yarı gecesinden dolayı ortasında, Ramazân’ın fazîleti ise Kadîr gecesinden dolayı son onundadır” demişlerdir.[3]
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)‘in şöyle buyurduğunu anlatmıştır: ‘Ey Humeyrâ! Bilmez misin ki bu gece Şa‛bân’ın yarı gecesidir. Bu gecede Kelb kabîlesinin koyunlarının kılları kadar Allâh’ın (cehennemden) âzatlıları vardır’ buyurdu. Ben de kendisine: ‘Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin durumu nedir (ki ondan bahsettiniz)?’ diye sorunca: ‘Araplar içinde onlardan fazla sürüye sahip olan bir kabile yoktur. Ancak ben (affolunacaklar arasında) altı kişiden bahsetmiyorum ki bunlar; içki içmeye devam eden, ana babasına isyan eden, zinâya ısrar eden, sıla-ı rahimi kesen, heykel tasvir eden ve söz gezdirendir’ buyurdu. O zaman ben: ‘Yâ Rasûlallah! Sizin bu gece secdenizde bir duada bulunduğunuzu işittim ki, bu zamana kadar bu duayı yaptığınızı hiç işitmemiştim. Secdede diyordunuz ki: ‘Azâbından affına sığınıyorum, gazâbından rızana sığınıyorum, Senden Sana sığınıyorum. Zât’ın yüce olmakta dâim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem, Sen Kendini övdüğün gibisin’ deyince: ‘Sen bunu belledin mi?’ diye sordular. Ben: ‘Evet’ deyince: ‘Bunları iyi öğren ve öğret. Çünkü Cibrîl (Aleyhisselâm) bana bunları secdede tekrar tekrar söylememi emretti’ buyurdular.
İşte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) böylece sabah vaktine kadar ayakta ve oturarak namaza devam etti. Sabah olduğunda iki ayağı da iyice şişmişti. Ben onları ovuştururken: ‘Anam babam sana feda olsun! Kendinize çok zahmet verdiniz, Allâh-u Te‛âlâ sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışlamamış mıydı?! Şöyle yapmamış mıydı?! Böyle yapmamış mıydı?!’ diye sayınca: ‘Ey Âişe! (Madem ki O bana bu kadar lütuflarda bulundu) şimdi ben çok şükreden bir kul olmalı değil miyim?! Bu gecede neler olduğunu bilir misin?!’ buyurdu. Ben: ‘Ey Allâh’ın Rasûlü! Bu gecede neler var?” dediğimde: ‘Âdemoğullarından bu sene doğacakların tamamı bu gece yazılır. Âdemoğullarından bu sene öleceklerin tümü bu gece kaydedilir, amelleri bu gece yükseltilir, rızıkları da bu gece indirilir’ buyurdu. Bu sefer ben: ‘Yâ Rasûlullâh ! Allâh’ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez mi?’ dediğimde: ‘Allâh’ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez’ buyurdu.
Tekrar ben: ‘Siz de mi yâ Rasûlullâh!?’ deyince, mübârek elini başının üstüne koyarak üç kere: ‘Allâh rahmeti ile beni kuşatmazsa ben de giremem’ buyurdular.”[4]
Bu mübarek gece, ibâdetle ihyâ edenlere cennetin vâcib olduğu beş geceden biridir, nitekim Mu‛âz İbnü Cebel (Radıyallâhu Anh)‘dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Beş geceyi (ibâdetle geçirerek) ihyâ edene cennet vacip olur. (Bunlar da) terviye (zülhiccenin sekizinci) gecesi, arefe (zülhiccenin dokuzuncu) gecesi, nahr (zülhıccenin onuncu) gecesi (olan Kurban bayramı gecesi), fıtr (ramazan bayramı) gecesi, bir de şa‛banın yarı (Berâet) gecesidir.”[5]
Bu mübarek gece, duaların reddedilmediği beş geceden biridir. Nitekim Ebû Ümâme el-Bâhilî (Radıyallâhu Anh)‘dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Beş gece vardır ki, onlarda (şartlarına uygun olarak yapılan) dua reddolunmaz, bunlar da recebin ilk gecesi, şa‛bânın yarı gecesi, cuma gecesi, ramazan bayramı gecesi ve kurban bayramı gecesidir.”[6]
Alıntı : İsmailağa.org.tr
Dipnotlar
[1] Duhân Sûresi:1-6
[2] Beyhakî, Şu‛abü’l-Îmân, 5/253
[3] Ahmed İbnü Hicâzî, Tuhfetü’l-İhvân, s.42
[4] Beyhakî, Fadâilü’l-Evkât, no:26-29, sh:126-132; Şu‛abü’l-Îmân, no:3556-3557, 5/362-365; Münzirî, et-Terğîb, no:1546, 2/124; Süyûtî, ed-Dürru’l- Mensûr, 13/257-260
[5] İsmâ‛îl Hakkî, Rûhu’l-Beyan, 8/403
[6] İbni Asâkir, Târîhu Dimeşk, 10/408; Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, no:2975 2/196; Beyhakî, Şu‛abu’l-îmân, no:3440, 5/288; Abdürrezzâk, el-Musannef, no:7927, 4/317